Akılcı İlaç Kullanımı: Hatay’da Aile Hekimlerinin Bilgi ve Davranışları
Amaç: Hatay’da çalışan aile hekimlerinin akılcı ilaç kullanımına (AİK) yönelik bilgi, genel tutum ve davranışlarının değerlendirilmesi amaçlanmıştır.
Yöntem: Akılcı ilaç kullanımı konusunda Hatay İl Sağlık Müdürlüğü tarafından eğitim verilmesi planlanan ildeki tüm aile hekimleri (n=454) Eylül 2018’de toplantıya çağrıldı. Toplam 302 hekim toplantıya katıldı. Katılmayı kabul eden 254 aile hekimi çalışmaya dahil edildi. Bu tanımlayıcı çalışmada veri toplamak için kendi oluşturduğumuz ve Sağlık Bakanlığı’nın (SB) hazırladığı, “Türkiye’de Hastanelerde Görev Yapan Hekimlerin Akılcı İlaç Kullanımına Yönelik Bilgi ve Davranışlarını Değerlendirme Çalışması’nda kullanılan forma benzer, 17 sorudan oluşan bir “Hekim Değerlendirme Formu” kullanıldı.
Bulgular: Hekimlerin %95,3’ü (n=242) daha önce AİK konusunda eğitimlere katılırken, %7,9’u (n=20) AİK konusunda kendini yetersiz gördüğünü belirtmiştir. Eğitim alan hekimlerin hepsi en az bir kez Sağlık Bakanlığı’ndan eğitim almıştır. Çalışmaya katılan hekimlerin ortalama yaşı 43,9±8,2, ortalama birinci basamakta çalışma süresi 15,7±9,6 yıl, ortalama günlük yaklaşık başvuran hasta sayısı 52,6±23,7 idi. Hekimlerin %79,9’u (n=203) ilaç yazarken birinci basamağa yönelik tanı tedavi rehberlerinden yararlandığını belirtmiştir. Anamnez alırken en sık kronik hastalık varlığı (%96,9) ve gebelik durumu (%94,9) sorgulanırken en az hastanın ekonomik durumu (%63,4) sorgulandığı gözlenmiştir. Hekimlerin %80,7’si (n=205) hastaya hastalığı ve nedenlerini açıkça anlattığını, %70,5’i (n=180) ise tedavi gerekçelerini detaylıca anlattığını ifade etmiştir. Hekimlerin reçeteleme yaparken en çok faydalandığı bilgi kaynağı ilaç firmalarının tanıtımlarıdır. Reçete yazarken hekimlerin en sık ve en az göz önünde bulundurduğu faktörler sırasıyla ilacın etkinliği (%90,9) ve ilacın fiyatı (%63,4) idi. Hekimlerin sadece %26,8’i (n=68) hiçbir zaman muayene etmeden ilaç reçete etmediğini belirtmişlerdir. Hekimlerin%46,9’u (n=120) yan etkileri hakkında her zaman hastaları bilgilendirdiklerini belirtmişlerdir.
Sonuç: Tıp eğitimi esnasında AİK konusuna daha fazla önem verilmesi gerektiği görülmektedir. Hekimlerin nerdeyse beşte birinin herhangi bir tanı tedavi rehberinden faydalanmaması dikkat çekicidir. Hekimler hastaları ilaçların yan etkileri konusunda yeterince bilgilendirmemektedir. İlaç yan etkilerinin anlatılmasının önemi konusunda farkındalık oluşturulmalıdır. Hekimlerin, hastanın talep ettiği ilaçları yüksek oranda reçeteledikleri görülmüştür. Akılcı ilaç kullanımı önünde önemli bir engel olan bu durumun sebepleri irdelenmelidir.
Tam Metin
Giriş
Akılcı ilaç kullanımı, hastanın klinik ihtiyacına en uygun, etkili ve güvenilir ilacın, uygun doz ve sürede ve maliyeti en düşük olanının verilmesi olarak tanımlanmıştır.[1] İlaçların gereksiz ve akılcı olmayan bir biçimde kullanımı tüm dünyada olduğu gibi ülkemiz için de büyük bir sağlık sorunudur. DSÖ’nün tahminlerine göre kullanılan bütün ilaçların yarısından fazlasının akılcı olmayan bir biçimde kullanılmakta, bir taraftan ülkeler ilaçlara bu kadar çok para harcarken diğer taraftan dünya nüfusunun en az üçte biri ise temel ilaçlara erişim sağlayamamaktadır.[2]
Akılcı olmayan ilaç kullanımının; yan etki görülme sıklığında artış, bazı ilaçlara karşı direnç, hasta tedavi uyumunda azalma ve tedavi maliyetlerde artış gibi sonuçları vardır.[3] Bu nedenle AİK’in yaygın ve etkili bir biçimde uygulanması önemlidir. Yapılan bir araştırmada Türkiye’de de, dünyadakine benzer şekilde kullanılan ilaçların büyük bir kısmının akılcı olmayan şekilde kullanıldığı bildirilmektedir.[4]
Akılcı ilaç kullanımının uygulanabilmesi için her ne kadar sağlık personeli, eczacı, hemşire, tabip odaları ve bürokratların üzerine düşen görevler varsa da, kuşkusuz en önemli rol reçeteyi yazan hekimindir. Günümüzde ülkemizde halihazırda yazılan reçetelerin büyük bir kısmı aile hekimleri tarafından yazılmaktadır.[4] Bu nedenle hekim grubu içinde aile hekimlerine daha önemli görevler düşmektedir. Özellikle AİK kullanımı ve yaygınlaştırılması için aile hekimlerinin bu konudaki bilgi düzeylerinin ve tutumlarının doğru bir şekilde ortaya konması gerekmektedir. Bu çalışmada Hatay’da Aile Sağlığı Merkezlerinde çalışan hekimlerin akılcı ilaç kullanımına yönelik bilgi ve tutumlarının değerlendirilmesi amaçlanmıştır.
Gereç ve Yöntem
Araştırmanın Evreni ve Örneklemi:
Bu tanımlayıcı çalışmanın örneklemini Hatay’ın tüm ilçelerinde ve şehir merkezinde Aile Sağlığı Merkezinde (ASM) görev yapan ve çalışmaya katılmayı kabul eden 254 aile hekimi (AH) oluşturmaktadır.
Araştırmanın Uygulanması:
Akılcı ilaç kullanımı konusunda Hatay İl Sağlık Müdürlüğü tarafından eğitim verilmesi planlanan Hatay’da görevli tüm aile hekimleri (n=454) toplantıya davet edildi. 302 hekim toplantıya geldi. 254 aile hekimi çalışmaya katılmayı kabul etti. 2018 Eylül ayında gerçekleşen eğitim öncesinde hekimlere bir sosyodemografik veri formu ile kendi oluşturduğumuz ve Sağlık Bakanlığının (SB) hazırladığı, “Türkiye’de Hastanelerde Görev Yapan Hekimlerin Akılcı İlaç Kullanımına Yönelik Bilgi ve Davranışlarını Değerlendirme Çalışması”nda kullanılan forma benzer bir anket kullanıldı.[5]
Etik kurul onayı Hatay MKÜ Üniversitesi Girişimsel Olmayan Sağlık Araştırmaları Etik Kurulundan 17.09.2018 tarihli ve 137 sayılı araştırma uygulama izni ise Hatay Halk Sağlığı Müdürlüğü’nden alındı. Tanımlayıcı istatistikler (sayı, yüzde dağılımı, standart sapma, ortalama, ortanca, en büyük ve en küçük değer) yapıldı. İki ortalamanın karşılaştırılmasında sürekli değişkenlerin normal dağılımına Shapiro Wilk’s testi ile bakıldı. Normal dağılmayan iki sürekli değişkenin karşılaştırmasında Mann Whitney U testi kullanıldı. Sonuçlar %95’lik güven aralığında, p<0,05 anlamlı olarak kabul edildi.
Bulgular
Çalışmaya katılan 254 aile hekiminin %70,1’i (n=178) erkek, %29,9’u (n=176) kadındı. Çalışmamıza Hatay ilinin tüm ilçelerinden aile hekimleri katılmış olup çalışmamıza en fazla Antakya ilçesinden 64 aile hekimi (%25,2) katıldı.
Çalışmaya katılan hekimlerin ortanca yaşı 45 yıl, birinci basamakta çalışma süresinin ortancası 16 yıl, günlük yaklaşık başvuran hasta sayısı ortancası ise 50 idi. Çalışmaya katılan hekimlerin ortalama yaşı 43,9±8,2 yıl, ortalama birinci basamakta çalışma süresi 15,7±9,6 yıl, ortalama günlük yaklaşık başvuran hasta sayısı 52,6±23,7 idi. Hekimlerin %95,3’ü (n=242) daha önce AİK konusunda seminer/kurs/eğitim v.b. almış olup eğitim alanların hepsi en az bir kez sağlık bakanlığının düzenlediği AİK eğitimlerine katılmıştı. Katılımcıların %4,7’si (n=12) ise AİK konusunda herhangi bir eğitim almadıklarını belirttiler.
Eğitim alan hekimler aldıkları eğitimin yerin en fazla Sağlık Bakanlığı olarak belirtilirken, katılımcıların %90,3’ü (n=231) herhangi bir ilaç firmasından AİK eğitimi aldığını, %89,8’i (n=228) meslek odalarından AİK eğitimi aldığını, %80,3’ü (n=204) ise tıp fakültesinde okurken AİK eğitimi aldığını belirtti. Hekimlerin aldığı AİK konusunda aldığı eğitim sayısı ile AİK konusunda hekimlerin tutum ve davranışları arasında herhangi bir anlamlı ilişki saptanmadı (p>0,05).
Hekimlerin günlük yazdığı reçete sayısı ise ortalama 16,7±14,8 idi. Katılımcılar “Sizi ayda kaç ilaç firması temsilcisi ziyaret ediyor?” sorusuna %52,4’ü (n=133) 0-5 arası, %36,6’sı (n= 93) 6-10 arası yanıtlarını verdi. Hekimlerin %11’i ise (n=28) kendisini ilaç firması temsilcisinin ziyaret etmediğini belirtti. Katılımcılara akılcı ilaç konusunda kendilerini yeterli görüp görmedikleri durumu sorulduğunda %48’i (n=122) yeterli gördüğünü, %44,1’i (n=112) kısmen yeterli gördüğünü, %7,9’u (n=20) ise yetersiz gördüğünü belirtti (Şekil 1).
“İlaç yazarken birinci basamağa yönelik tanı tedavi rehberlerinden yararlanıyor musunuz?” sorusuna ise hekimlerin %79,9’u (n=203) evet, %20,1’i (n=51) hayır yanıtını verdi. “İlaç yazarken en çok hangi kaynağı kullanıyorsunuz” sorusuna birinci sırada %87,4’ü (n=222) ile ilaç firmalarının tanıtımları, %77,2’si ise (n=196) tanı ve tedavi rehberleri yanıtını verdi. “Reçete yazarken en sık hangi faktörleri göz önünde bulundurursunuz?” sorusuna hekimlerin %90,9’u (n=231) ilacın etkinliğini, %81,9’u (n=208) ilacın güvenilirliğini, %73,6’sı (n=187) uygunluğunu, %63,4’ü (n=161) ise ilacın fiyatını göz önünde bulundurduğunu belirtti (Şekil 2).
Hekimlere hastalar tarafından talep edilen (hastanın önceden kullandığı, başkaları tarafından önerilen, eczaneden aldığı v.b.) ilaçları reçete ediyor musunuz sorusu yöneltildi. Bu soruya hekimlerin %54,7’si (n=139) “Evet sadece kronik hastalıkların ilaçlarını reçete ederim.” cevabını, %26,8’i (n=68) “Hayır hiçbir zaman hasta muayene etmeden reçete etmem.” cevabını, %15,4’ü (n=39) ise “Evet; reçete etmediğim takdirde tartışma çıkıyor.” yanıtını, %3,1’i (n=8) “Evet; tartışıp bunun yanlış olduğunu anlatacak vaktim olmuyor” yanıtını iletti. Özetle hekimlerin % 73,2 ‘si (n=186) farklı sebeplerle hastaların ilaç taleplerini karşıladıkları belirlendi. Hekimlerin ilaç yazımı sırasında gösterdikleri genel tutum ve davranışlar Tablo 2’de belirtilmiştir.
Katılımcıların %60,2’si (n=153) hastayı muayene etmeden ilaç yazmamakta, %52,0’ı (n=132) hastanın özellikle talep ettikleri ilaçları yazmamakta, %59,8’i (n=152) ise ilaç seçimi yaparken tanıtım elemanlarının sunumlarından etkilenmediğini söylemiştir. Yine çalışmaya katılan hekimlerin %80,7’si (n=205) hastaya hastalığı ve nedenlerini açıkça anlattığını, %70,5’i (n=179) tedavi gerekçelerini detaylıca anlattığını, %68,1’i (n=173) yazdığı ilaçla ilgili hastaya detaylı bilgi verdiğini belirtti. Katılımcıların %39,0’ı (n=99) her zaman ilacın fiyat bilgisini bilip bunu göz önünde bulundurduklarını, %43,7’si (n=111) bazen, %13,7’si (n=44) ise hiçbir zaman göz önünde bulundurmadıklarını belirttiler.
“Reçete ettiğim ilacın fiyat bilgisini bilir ve tekrar reçetelerken bunu göz önünde bulundururum” diyen hekimlerin günlük baktığı hasta sayısı ortancası 50 iken bu durumu göz önünde bulundurmayanların günlük baktığı hasta sayısı ortancası 45 idi (p=0,047). Hastaya hastalığını ve nedenlerini açıkça anlattığını ifade eden hekimlerin günlük baktığı hasta sayısı ortancası 50 iken anlatmayanların günlük hasta sayısı ortancası 38,5 idi (p=0,008).
Hasta ilaç talep ettiğinde bu talebi yerine getiren hekimlerin ortanca yaşı 44 iken talebi yerine getirmeyenlerin ortanca yaşı 47 idi (p=0,004) (Şekil 3). Yine hasta ilaç talep ettiğinde bu talebi yerine getiren hekimlerin birinci basamakta çalışma yılı ortancası 13 yıl iken, talebi yerine getirmeyenlerin birinci basamakta çalışma yılı ortancası 18,5 yıl idi (p=0,002).
İlaç talebinde reçete yazan hekimlerin %35,2’si kadın (n=43), %64,8’i ise erkekti (n=79). İlaç talebine göre reçete yazıp ve yazmama durumu ile cinsiyet arasında istatistiksel olarak anlamlı düzeyde bir ilişkiye rastlanmadı (p=0,075).
Katılımcıların ilaç yazarken hasta anamnezinde sorguladıkları faktörler Tablo 5’te özetlenmiştir. Katılımcıların %93,7’si (n=238) yaşını, %96,9’u (n=246) kronik hastalık durumunu, %85,8’i (n=218) cinsiyetini, %63,4’ü (n=161) alım gücünü, %94,9’u (n=241) gebelik durumunu, %92,1’i (n=234) ise kullandığı diğer ilaçları her zaman sorgulayıp göz önüne aldıklarını belirttiler.
Hastanın anamnezinde hastanın yaşını dikkate alırım diyen hekimlerin günlük baktığı hasta sayısı ortancası 50 iken dikkate almayanların günlük hasta sayısı ortancası 30 idi (p=0,04). Çalışmaya katılan hekimlerin kullandıkları ilacın dozu, uygulama şekli, süresi, etki mekanizması, yan etkileri ve diğer ilaçlarla etkileşimleri hakkında hastaların bilgilendirme durumu Tablo 5’te özetlenmiştir.
Hekimlerin %69,7’si (n=177) ilacın adı ve türü, %82,7’si (n=210) dozu, %87,4’ü (n=222) uygulama şekli, %85,8’i (n=218) tedavi süresi, %45,7’si (n=116) etki mekanizması, %46,9’u (n=119) yan etkileri ve %48,4’ü (n=123) ise diğer ilaçlarla etkileşimi hakkında her zaman hastaları bilgilendirdiklerini belirttiler.
Ayrıca hekimlerin ilaç ile ilgili hastayı bilgilendirme durumlarından her zaman ve bazen kategorisi birleştirildi hiçbir zaman davranışı ise ayrı olarak değerlendirildi. İlaçla ilgili hastayı bilgilendirme, sorulan sorular ile yaş, hasta sayısı, meslek yılı ve reçete sayısı karşılaştırıldı (Tablo 8). Parametreler arasında anlamlı bir ilişki saptanmadı (p>0,05).
Tartışma
Dünya Sağlık Örgütü, akılcı olmayan ilaç kullanımının sağlığa ve ekonomiye olumsuz etkilerini engellemek adına ülkelere birçok öneriler sunmaktadır. Bu öneriler arasında toplumun ve hekimlerin akılcı ilaç kullanımı hakkında bilgilendirilmesi önemli bir yer tutmaktadır.[6,7] Çalışmamızda aile hekimlerinin %95,3’ü (n=242) daha önce AİK konusunda eğitim aldığını ve eğitim alanların hepsinin de en az bir kez sağlık bakanlığının düzenlediği AİK eğitimlerine katıldığı bulunmuştur. Buna karşın hekimlerin, %7,9’u (n=20) AİK konusunda kendini yetersiz gördüğünü belirtmiştir. Aile hekimlerinin %80,3’ü (n=204) ise tıp fakültesinde okurken, %90,3’ü (n=230) herhangi bir ilaç firmasından %89,8’i (n=228) tabip odalarından AİK eğitimi aldığını ifade etmiştir. 2018 yılında Düzce’deki 106 aile hekiminin katıldığı çalışmada ise hekimlerin sadece 1/3’ü tıp fakültesinde okurken AİK eğitimi aldığı gösterilmiştir.[8] Hekimlere akılcı reçeteleme, yani akılcı ilaç kullanımını daha öğrenci iken öğretilmesi oldukça önemlidir. Çünkü mezun olup görev başladığı an itibariyle AH’den reçete yazmaları beklenmektedir. Dolayısıyla yeterli eğitim alamamış AH’lerin de yazdıkları reçeteler akılcı olmaktan uzak olabilecektir.
Türkiye’de yapılan bir çalışmada tıp fakültesi farmakoloji anabilim dallarının %70,3’ünde AİK eğitimi verildiği gösterilmiştir.[9] Ancak eğitimin içeriği ve yetkinliği ile ilgili herhangi veri yoktur. AİK, tıp fakültesi ulusal çekirdek yeterlilik programında yer almaktadır. Ayrıca sadece 1. ve 2. sınıfta görülen teorik farmakoloji dersinde değil, özellikle pratik yapılan 5 ve 6. sınıflarda uygulamalı olarak standart bir eğitim verilmesi hekimlerin bu konuda daha duyarlı ve yetkin yetişmelerine olanak sağlayabilir. Mezuniyet sonrası AİK eğitimleri önemli olsa da “Ağaç yaşken eğileceği” için AİK eğitiminin mezuniyet öncesi hayata geçirilmesi önerilmektedir.[10-12]
Çalışmamızda önemli bir bulgu da AH’lerin %90,3’ünün (n=230) bir ilaç firmasından AİK eğitimi almasıdır. Ayrıca AH’ler “ilaç yazarken en çok hangi kaynağı kullanıyorsunuz?” sorusuna birinci sırada %87,4’ü ile ilaç firmalarının tanıtımları cevabını vermişlerdir ve AH’lerin %36,6’sı (n=93) ayda 6-10 kez ilaç firması mümessilinin kendisini ziyaret ettiğini ifade etmiştir. Ticari kaygılar güden firmaların verdiği AİK eğitimlerinin içeriği ve güvenirliği tartışmalıdır. Bu nedenle Sağlık Bakanlığı’nın ve meslek odalarının eğitim konusunda daha etkin olmaları gerekmektedir.
Çalışmamızda AH’lerin, %89,8’i (n=228) tabip odalarından eğitim aldığını bildirmiştir. Meslek odalarının AİK eğitimi konusuna giderek daha fazla önem verdiği görülmektedir. İlaç yazarken birinci basamağa yönelik tanı tedavi rehberlerinden yararlanan hekimlerin oranı %79,9 (n=203) bulundu. Hekimlerin ilaç yazarken kullandığı kaynaklara bakıldığında birinci sırada %87,4’ü (n=222) ile ilaç firmalarının tanıtımları, %77,2’si (n=196) ise tanı ve tedavi rehberlerini göz önünde bulundurduklarını ifade etmişlerdir. Ayrıca hekimlerin %20’i (n=51) herhangi bir tanı tedavi rehberinden faydalanmadıklarını belirtmişlerdir.
Reçete yazarken kullanılan kaynaklarda bazı çalışmalarda internetin daha ön plana çıktığı ve ilaç firmalarının etkisinin azaldığı söylense de çalışmamızda hekimlerin reçetelerini sıklıkla ilaç firmalarının verdiği bilgiler doğrultusunda yazdıkları gözlenmiştir.[8] Her şeyin akıllandığı ve dijitalleştiği günümüzde internet üzerinden sağlıkla ilgili doğru ve bilimsel bilgiye ulaşmak her zaman mümkün olmamaktadır. Belki bu nedenle AH’ler reçete yazarken interneti pek tercih etmemiş olabilirler.
Bununla birlikte sağlık konusunda internete danışma davranışı halk arasında da giderek artmaktadır. Hatta kişinin şikayetlerinden yola çıkarak internette araştırıp kendine tanı koyduğu ve sürekli internette sağlıkla ilgili aramalar yaptığı “Siberkondria” isimli yeni bir hastalık dahi tanımlanmıştır.[13] Bu nedenle hekimlerin reçete yazarken özellikle güvenilir kurumlara ve internet sitelerini dikkate almaları önemlidir.
Akılcı ilaç kullanımının engelleyen faktörlerden biri de hastaların ilaç talepleridir. Günlük pratikte hekimlerin tedavilerini planlarken hastaların isteklerinden etkilendikleri bilinmektedir. Bazen hastalar, hekimlerden; yakınları tarafından tavsiye edilen, daha önce kullandıkları ve “iyi gelen” veya eczaneden daha önce aldıkları ilaçları yazmaları konusunda ısrarcı olabilirler.[14,15] Hekimlerin reçeteleme alışkanlıklarına bakıldığında; hastalar tarafından talep edilen ilaçları; hekimlerin %15,4’ü (n=39) reçete etmediği takdirde tartışma çıktığı için reçete ettiğini, %54,7’si (n=139) sadece kronik hastalık ilaçlarını reçete ettiğini, %3.1’i (n=8) tartışıp bunun yanlış olduğunu izah edecek zamanı olmadığını, 26,8’i (n=68) ise hiçbir zaman muayene etmeden ilaç reçete etmediğini belirtmişlerdir.
Özetle hekimlerin % 73,2‘si (n=186) farklı sebeplerle hastaların ilaç taleplerini karşıladıkları belirtmişlerdir. Bu oran Adana’da yapılan ve hekimlerin AİK düzeyinin incelendiği bir çalışmada ise %52,8 bulunmuştur.[16] Yine Batman’da aile hekimlerinin AİK ile tutumlarının incelendiği bir çalışmada, 96 AH’nin %4,2’si (n=4) hastalar tarafından talep edilen ilaçları reçete ettiği, %70,8’i (n=68) bazen reçete ettiğini, %25’i (n=24) ise reçete etmediği bildirilmiştir.[17]
Yapılan retrospektif bir çalışmada İstanbul ilinde Aile Sağlığı Merkezlerinde 2014 yılında yapılan muayenelerin %60,53’üne, 2015 yılında %57,1’ine, 2016’da %56,89’una, 2017’de %50,53’üne reçete yazıldığı, bu reçetelerin içinde 2014 yılında %31,5’inde, 2015 yılında %30,9’unda, 2016 yılında %30,09’unda, 2017 yılında ise %25,65’inde en az bir antibiyotik bulunduğu tespit edilmiştir.[18]
AİK’in bir parçası olan akılcı antibiyotik kullanımıyla ilişkili olarak gereksiz antibiyotik kullanımının önlenmesi ve bu çalışmada da görülebileceği üzere, yıllar içinde hem toplam reçete hem de reçetelerdeki antibiyotik sayısının tedricen azalması, AİK eğitimlerine bağlı olarak hekimlerin bu konuda daha da bilinçlenmesini bir sonucu olabilir.
Hastanın talep ettiği ilaçları bu kadar yüksek oranda yazmanın sebepleri altında hekimin şiddete uğrama endişesi, hastayı memnun etme çabası, hasta yoğunluğu ve tükenmişlik duyguları olabilir. Akılcı ilaç kullanımının paydaşlarından biri de hastalar olduğu için, sağlık kurumlarında bilgilendirici afişlerin asılması, broşürlerin dağıtılması, ulusal televizyonlarda ve radyolarda hastalara yönelik bilgilendirici kamu spotlarının yayınlanması gibi stratejiler, hekimi zor durumda bırakan bu gibi taleplerin azalmasına yardımcı olabilir.
Akılcı ilaç kullanımında en önemli rol kuşkusuz hekimindir. Tedaviyi düzenlerken hastanın bireysel özelliklerini dikkate almak ve ona göre kullanacağı ilaçları belirlemek oldukça önemlidir. Hastaların cinsiyeti, yaşı, sosyoekonomik düzeyi, kilosu ve sosyokültürel özellikleri gibi değişkenler hekimin tedavi seçimini etkileyebilir.[19] Çalışmamızda da bazı anamnez bilgilerinin daha sık sorguladığı görülmüştür. En sık kronik hastalık varlığı ve gebelik durumu sorgulanırken en az hastanın ekonomik olarak alım gücü sorgulanmıştır.
Reçete yazarken dikkat edilen faktörler açısından hekimlerin %90,9’u (n=231) ilacın etkinliğini, %81,9’u (n=208) ilacın güvenilirliğini, %73,6’sı (n=187) uygunluğunu, %63,4’ü (n=161) ise ilacın fiyatını göz önünde bulundurduğunu belirtmiştir. Bitlis’te 2018 yılında yapılan benzer bir çalışmada AH’lerin anamnezde birinci öncelikli olarak en çok ilaç alerjisini sorguladıkları, ikinci ve üçüncü öncelikli olarak ise sırasıyla kronik hastalığı ve kullandığı ilaçları sorguladığı bildirilmiştir.[20] Tedaviye uyum, AİK’nın en önemli bileşenlerinden biridir. Bu nedenle hastanın doğru bir biçimde bilgilendirilmesi gereklidir.
Hekimlerin hastalık ve ilaçlar hakkında yeterli bilgi vermeleri hem hasta hekim ilişkisini güçlendirecek hem de tedaviye uyumu arttıracaktır.[4,15] Bu çalışmada hekimlerin %69,7’si (n=177) ilacın adı ve türü, %82,7’si (n=210) dozu, %87,4’ü (n=222) uygulama şekli, %85,8’i (n=218) tedavi süresi, %45,7’si (n=116) etki mekanizması, %46,9’u (n=119) yan etkileri hakkında her zaman hastaları bilgilendirdiklerini belirtmişlerdir. Burada dikkat çeken husus nerdeyse hekimlerin yarısına yakınının hastaları ilaç yan etkileri konusunda bilgilendirmemiş olmasıdır ki yan etkiler nedeniyle hastanın tekrar sağlık kurumuna başvurması hem hekimin iş yükünü arttırır hem de hasta-hekim arasındaki güveni olumsuz etkileyebilir.
Sonuç
Bu çalışma, bildiğimiz kadarıyla Türkiye’de AİK konusunda aile hekimleriyle yapılan en geniş katılımlı çalışmadır. Hatay’ın kent merkezinden ve tüm ilçelerinden toplam 254 aile hekimi çalışmaya katılmıştır. Yine de bu çalışmanın tüm aile hekimlerine genellenmesi doğru olmayacaktır. Bu çalışmanın sonuçlarına göre; hekimler hastaları ilaçların yan etkileri konusunda yeterince bilgilendirmemektedir. İlaç yan etkilerinin anlatılmasının önemi konusunda farkındalık oluşturulmalıdır.
Hekimlerin, hastanın talep ettiği ilaçları yüksek oranda (%73,2) reçeteledikleri görülmüştür. Akılcı ilaç kullanımı önünde önemli bir engel olan bu durumun sebepleri irdelenmelidir. Hekimlerin nerdeyse beşte birinin tıp fakültesinde okurken AİK eğitimi almadığı görülmüştür. Bu nedenle tıp eğitiminde AİK ile ilgili standart teorik ve pratik dersler konarak, her hekim adayının mutlaka AİK eğitimi alması sağlanmalıdır.
Referanslar
- World Health Organization., & Conference of Experts on the Rational Use of Drugs. (1987). The Rational use of drugs: Report of the conference of experts, Nairobi, 25-29 November 1985. Geneva: World Health Organization.
- World Health Organization. Antimicrobial resistance: a threat to global health security. Rational use of medicines by prescribers and patients, Apr 2005; A58/14.
- Neden Akılcı İlaç Kullanımı. http://www.akilciilac.gov.tr/. (Erişim Tarihi: 1 Nisan 2020)
- Akıcı A, Kalaça S. Topluma yönelik akılcı ilaç kullanımı. Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığı, SGK Yayın 2013; 93.
- Türkiye Tıbbi Cihaz ve İlaç Kurumu. Akılcı İlaç Kullanımı. Hastane Hekim Anketi ve Değerlendirme Formu. http://www.akilciilac.gov.tr/?cat=38. (Erişim Tarihi: 1 Nisan 2020).
- Sağır M, Parlakpınar H. Akılcı ilaç kullanımı. İnönü Üniversitesi Sağlık Bilimleri Dergisi 2014; 3: 32-5.
- Taylor K, Ronte H, Hammett S. Healthcare and life sciences predictions 2020–a bold future. Southeast Asia Supplement, London 2014.
- Kınalıkaya A, Yılmaz A, Arslan E et al. Akılcı ilaç kullanımı: Düzce’de aile hekimlerinin bilgi ve davranışları. Türkiye Aile Hekimliği Dergisi 2018; 22: 20-7.
- Hocaoğlu N, Güven H, Gidener S et al. Dokuz Eylül Üniversitesi Tıp Fakültesi dördüncü sınıf öğrencilerinin akılcı ilaç kullanım becerileri üzerine akılcı ilaç kullanım kursunun kısa dönem etkileri. Dokuz Eylül Üniversitesi Tıp Fakültesi Dergisi 2011; 25: 15-24.
- Akıcı A, Gelal A, Erenmemişoğlu A et al. Akılcı ilaç kullanımı eğitimi uygulama sürecinde türkiye’deki tıp fakültelerinde farmakoloji anabilim dallarının durumunun incelenmesi. Tıp Eğitimi Dünyası 2011; 29: 11-20.
- Guney Z, Uluoglu C, Yucel B, Coskun O. The impact of rational pharmacotherapy training reinforced via prescription audit on the prescribing skills of fifth-year medical students. Int J Clin Pharm Th 2009; 47: 671-8.
- Akici A, Gören MZ, Aypak C et al. Prescription audit adjunct to rational pharmacotherapy education improves prescribing skills of medical students. Eur J Clin Pharmacol 2005; 61: 643-50.
- Starcevic V, Berle D. Cyberchondria: towards a better understanding of excessive health-related Internet use. Expert Rev Neurother 2013; 13: 205-13.
- Uskun E, Uskun S, Öztürk M, Kişioğlu A. Sağlık ocağına başvuru öncesi ilaç kullanımı. Sted 2004; 13: 451-4.
- Yapıcı G, Balıkçı S, Uğur Ö. Birinci basamak sağlık kuruluşuna başvuranların ilaç kullanımı konusundaki tutum ve davranışları. Dicle tıp dergisi 2011; 38: 458-65.
- Kubat H. Hekimlerin akılcı ilaç kullanımı ve farmakovijilansa yönelik bilgi ve tutumları. Cukurova Medical Journal 2018; 43: 286-94.
- Cangir A. Akılcı ilaç kullanımı: Batman ili merkez ilçesinde çalışan aile hekimlerinin akılcı ilaç kullanımı konusundaki bilgi ve tutumlarının değerlendirilmesi [Yüksek Lisans Tezi]. İstanbul: Marmara Üniversitesi Sağlık Bilimleri Enstitüsü; 2019.
- Peksu SŞ, Şahin E, Güner AE. Akılcı ilaç kullanımı farkındalık çalışmalarının birinci basamak sağlık hizmetleri sunumunda etkisi. Zeynep Kamil Tıp Bülteni 2020; 51(1):40-5.
- Akıcı A, Uğurlu M, Gönüllü N et al. Pratisyen hekimlerin akılcı ilaç kullanımı konusunda bilgi ve tutumlarının değerlendirilmesi. Sted 2002; 11: 253-7
- Salğın E. Akılcı İlaç Kullanımında Aile Hekiminin Rolü [Yüksek Lisans Tezi]. Ankara:Gazi Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü; 2018.
1,274 Beğeni
455 Takipçi